ÇOCUKLARDA SUÇLULUK DUYGUSU
Kişilik özelliklerinin gelişiminin ergenlik döneminin sonuna kadar sürdüğünü düşünürsek,çocuklarda duyguların öneminin ne kadar büyük olduğunu kavrayabiliriz.Büyüme süreçlerinde onlara öğretmeye çalıştığımız algılanabilir kavramlar dışında;doğru-yanlış,iyi-kötü,ahlaki gibi soyut kavramları da öğretmeye ve anlamasını sağlamaya çalışırız.Bazen bunu,belki de farkında bile olmadan ya da sonuçlarını düşünemeden çocuğa öylesine özümletiriz ki;çocuk tüm bu kavramların altında ezilmeye başlar;yaptığı herhangi bir hata olmasa dahi,meydana gelen bir durum karşısında suçluluk duygusu ile kıvranmalar yaşayabilir.
Yemeğini yemek istemeyen küçük çocuğunuza,” Yemeğini yemezsen beni üzersin,üzüntüden hasta olurum “ derseniz ve siz birgün gerçekten hasta olursanız;çocuğunuz kendisi yüzünden hasta olduğunuza inanıp,suçluluk duygusunun ağırlığını içinde yaşatır.Çünkü küçük bir çocuk dünyanın merkezini,ailesi ve içinde yaşadıkları ev ortamı olarak görür ve o ortamda olan her şey ile doğrudan kendi bağlantısını kurar;söylenilen her söz çocuk tarafından ciddiye alınır ve somut algılanır.Bunun ne anlama geldiğinin net olarak anlaşılması için şöyle bir örnek verebiliriz:2 yaşındaki çocuğunuz banyodaki koltuk altı kreminizi alıp yüzüne sürüyor diyelim;siz bunu gördünüz ve çocuğunuza,” Yüze sürülmez o,koltuk altına sürülür “ dediniz.Bu söz üzerine çocuğunuz doğrudan salondaki koltuk takımının yanına gider,yere eğilir ve kremi koltukların altına sürmeye başlar.Bu;dilin,yani söylenilenin çocuk tarafından somut algılanışıdır.
Şaka olarak dahi söylenen sözlerin,küçük bir çocuk tarafından ciddi olarak algılanacağı bilinmelidir.Sözünüzü dinlemeyen çocuğunuza,“ Sen bizi çok üzüyorsun,biz artık senin annen-baban değiliz “ gibi bir cimle kurarsanız;bunu gerçekleştireceğinize inanır,korku ve üzüntü sonucu suçluluk duygusu altında ezilmeye başlar.Veya,kardeşini kıskanan ve bu yüzden sever gibi yapıp kardeşinin yanaklarını acıtırcasına sıkan çocuğunuza,” O daha çok küçük,canını acıtırsan hasta olur,ağlar “ diye kızarak merhameti öğretmeye çalışıyorsunuz diyelim;ama sonrasında çocuğunuz,kardeşi her ağladığında,kendisi yüzünden hasta olup ağladığını düşünerek suçluluk duygusu yaşayabilir.
Çocuğun suçluluk duygusu yaşamasına neden olabilen unsurlardan bir diğeri de mükemmeliyetçiliktir.Mükemmeliyetçilik aslında,sağlıklı olduğu sürece,olumlu bir özelliktir;insanın kendisine hedefler koymasını,kendisini daha iyiye teşvik etmesini ve disiplinli olmasını sağlar.Ancak,hata yapmak ve hatalardan dersler almak da insani değerlerin parçasıdır.Eğer başarısızlıklar veya engellerle karşılaşıldığında öfkeleniliyorsa,bu durumdan utanç duyuluyorsa ya da yetersizlik ve suçluluk duyguları içersine giriliyorsa;bu durum sağlıksız bir mükemmeliyetçiliktir.Bu durumdaki bir çocuğun kendisinden beklentisi mükemmeliyetçilik derecesindeyse,yaptığı her işte mükemmel olmaya çalışıyorsa,hata yapmak istemiyor ve hatalar karşısında kendine merhamet gösteremiyorsa;o zaman kendini değerlendirirken de,gördüğü her hatasında suçluluk duygusunun içine düşecektir.
Suçluluk duygusu yaşamasına neden olabilecek bir diğer unsur,çocuğun okulda akranları tarafından zorbalık görmesidir.Bu,darp şeklinde fiziki bir eylem olabileceği gibi;rencide edilmek,dalga geçilmek,alaycı lakaplar takılmak gibi sözlü eylemler şeklinde de olabilir.Böyle bir durumda da çocuk;değersizlik,yetersizlik ve suçluluk duygu karmaşası içersine düşebilir.
Çocukluk döneminde yaşanan her tür suçluluk duygusu,onun kişilik oluşumunu etkiler.Yaşadığı kötü anları ve hissettiği suçluluk duygularını başkalarına karşı görünmez kılabilme çabaları sonucu,ilerleyen dönemlerde;Narsist kişilik özellikleri ortaya çıkabilir,içine kapanıp Obsesif kişiliğe bürünebilir,çekingen ya da Borderline kişilik bozukları ile karşı karşıya kalabilir.
Anne babaların bu konularda çok dikkatli olmaları,çocuklarına yaklaşımlarında kararlılık ve tutarlılık göstermeleri,çocuklarına her konuda koşulsuz destek vermeleri ancak disiplin konusunda da dengeyi ve dozu iyi ayarlamaları,rahatsızlık duydukları konuları anlatabilmesine olanak sağlamaları,kendilerini ifade etme özgürlüğü tanımaları gerekir.
Ailenizle birlikte sağlıklı günleriniz olsun...
PSİKOLOJİ VE İNSAN